İstanbul Üniversitesi
Research Laboratories Information System

Doç. Dr. Yılmaz İspir Paleomağnetizma Laboratuvarı

Doç. Dr. Yılmaz İspir Paleomağnetizma Laboratuvarı

Mağnetik mineralleri içeren kayaçların  incelenmesi,  jeofizikte iki büyük uygulama alanına sahiptir. Bunlardan birincisi, yerkabuğundaki jeolojik yapıların yermağnetik alanında oluşturduğu lokal  değişimlerinden yararlanarak bu yapıların yerlerinin ve konumlarının  saptanması; ikincisi de, yermağnetik alanının uzak geçmişteki (arkeolojik, jeolojik ve hatta kozmik) davranışının belirlenmesidir. Bu çalışmanın konusu Paleomağnetizma disiplininin Dünya?daki ve Türkiye?deki geçmişi, bugünü ve geleceği üzerinedir. Bu amaçla, Türkiye?de ve dünyada gemişte yapılan paleomağnetik çalışmalar değerlendirilecek, günümüzdeki durum ortaya konacak ve bu disiplinin geleceğine ilişkin kestirimler yapılacaktır. Paleomağnetizma gelişim süreci içinde, kara kütlelerinden alınan kayaç örneklerinin incelenmesiyle kara kütlelerinin milyonlarca yıllık jeodinamik gelişiminin anlaşılmasına nicel bir kanıt sağlamış, diğer taraftan da uzaydan alınan örneklerin incelenmesiyle evrenin yapısı ve evrimi konusunda önemli katkılar sağlamıştır.



Laboratuar Doç. Dr. Yılmaz İspir adına kurulmuştur. Yılmaz İspir, 1941 yılında Elazığ'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeofizik-Jeoloji dallarından mezun oldu. Doktora çalışmaları kapsamında mağnetik prospeksiyonla ilgili olarak İngiltere ve Fransa?da bulundu. 1967 yılında aynı fakültede doktorasını tamamladı. Doktora sonrası araştırmaları için 1968-1969 yılları arasında İngiltere?in Newcastle Üniversitesi Fizik Bölümünde çalıştı. Ayrıca, doktora sonrası ?jeomağnetik indüksiyon ve depremlerin önceden belirlenmesi? konularıda çalışmalar yapmak üzere Almanya?da bulundu. 1972 yılında doçentliğini Marmara bölgesinde depremlerin önceden belirlenmesine yönelik yapılan sismomağnetik çalışma ile aldı. 1976 yılında genç yaşta yitirdiğimiz İspir, ardında oldukça yoğun çalışmalar bıraktı.

Amaç

Orojenik kuşakların analizinde, orojeni oluşturan tektonik birliklerinin jeolojik zaman içinde paleocoğrafik konumunun ve bu konumundaki değişimlerin bilinmesi kritik önem taşımaktadır.  Bununla birlikte orojenik kuşakların oluşumu sırasında tektonik olarak meydana gelen dönmeler ve bu dönmelerin kökeni de günümüzde önemli bir araştırma konusudur. Yapılan çalışmalar, tektonik olarak oluşan dönmelerin dağ oluşumlarının gelişimi ve olgunlaşmasının her aşamasında geliştiğini ortaya koymaktadır.  Özellikle çeşitli boyuttaki kıtasal blokların aktif kıta kenarlarıyla çarpışması / indentasyon ve orojenin olgunlaşması sırasında meydana gelen tektonik kaçışın blok dönmesini sağladığı ve bu dönmenin fay kinematiğine bağlı olarak saatin tersi veya saat yönünde çok yüksek değerlere ulaşabileceği saptanmıştır.

 Türkiye, Alp-Himalaya Orojenik kuşağının yaklaşık 1500 km lik bir bölümünü kapsar.  Bu kuşak Tetis okyanusal litosferinin Tersiyer döneminde tamamen tüketilerek Gondwana kökenli kıtasal blokların Avrasya ile çarpışması ve bunu izleyen evrede kıtasal litosferin sıkışıp deformasyona uğraması sonucu gelişmiştir.  Alp-Himalaya deformasyon alanı, çarpışan kıtasal blokların büyüklüğü ve çarpışma cephesinin güney yakınında okyanusal litosferin varlığına bağlı olarak farklı evrim geçirmiştir.  Okyanusal litosferin varlığı tektonik kaçma ile ilişkili yeni yitim zonlarının gelişimini sağlamıştır.  Bunun en tipik örneği Doğu Akdeniz bölgesidir.  Doğu Akdeniz bölgesinde Eosen-Oligosen döneminde Anadolu levhası Bitlis kenedi boyunca Arap Platformu ile çarpışmış ve Doğu Anadolu Platosu Miyosen boyunca sıkışma nedeniyle yükselmeye başlamıştır.  Üst Miyosen/Pliyosen döneminde ise çarpışma cephesinin batısına doğru kıta kabuğu yanal olarak kaçmaya başlamış ve bu tektonik kaçmayı sağ yanal Kuzey Anadolu Transform Fayı ile sol yanal Doğu Anadolu Transform Fayı sağlamıştır (Şengör, 1979; Şengör, 1979a, b; Barka, 1992; Koçyiğit, 1991; 1992; Le Pichon ve diğ., 2001). Tektonik kaçma tüm Anadolu?da tektonik rejim değişikliklerine sebep olmuş ve faylarla sınırlı çeşitli bloklar rotasyona maruz kalmıştır (McKenzie, 1972; Şengör ve Yılmaz, 1981; Dewey ve diğ.,1986). Böylece, Doğu Anadolu?da sıkışma, Orta Anadolu?da ova, Batı Anadolu?da ise graben rejimi oluşmuştur (Şengör, 1980; Şengör ve Yılmaz, 1981; Şengör ve diğ., 1985; Dewey ve diğ.,1986).



İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü 34320 Avcılar Istanbul

Toplam kullanılan BAP Kaynağı: 0,00 TL


© 2019 İstanbul Üniversitesi
Bilgi İşlem Daire Başkanlığı